Özel usulsüzlük cezası

Özel usulsüzlük cezası konusuna girmeden önce faturanın hukuki niteliğini tanımlayalım. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 229’uncu maddesinde faturanın tarifi yapılmıştır: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır”.

232’nci maddesinde, “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

  1. Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;
  2. Serbest meslek erbabına;
  3. Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara
  4. Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;
  5. Vergiden muaf esnafa. Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

(Değişik: 23/6/1982-2686/28 md.) Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 (1000 TL) lirayı geçmesi veya bedeli 50.000.000 (1000 TL) liradan az olsa dahi istemleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.” denilerek fatura kullanma mecburiyeti getirilmiştir.

Özel usulsüzlük cezası kesilebilmesinin şartları nelerdir ?

Bu madde uyarınca Vergi Usul Kanunu’nun 353’üncü maddesinin birinci bendine göre özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için öncelikle maddede sayılan belgelerin düzenlenmediğinin, kullanılmadığının ve bulundurulmadığının, düzenlenen bu belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verildiğinin tespitine ilişkin hukuken geçerli bir tespitin mevcut olması gerekmektedir.

Danıştay kararlarına göre, sadece faturayı düzenleyen şirketler hakkında düzenlenen inceleme raporlarına dayalı olarak, faturaların tamamının sahte olduğu sonucuna varılamaz.

  • Sahte ya da yanıltıcı faturaları verenler hakkında, düzenlenen raporlar üzerine idarece ne gibi işlemler yapıldığı,
  • Bu raporlara dayalı olarak, “komisyon geliri” elde etmekten dolayı, işlem yapılıp yapılmadığı,
  • Yapılmış ise sonucunun ne olduğu,
  • Bu raporlarla ilgili, yargı kararlarının bulunup bulunmadığı,
  • Söz konusu firmanın mükellefiyetinin, idarece silinip silinmediğinin, silinmişse dava konusu yapılıp yapılmadığının,
  • Fatura düzenlendiği dönemlerde, KDV beyannamelerini verip vermediği,
  • Adına tarhiyat yapılmışsa, bu konuda yargı kararı bulunup bulunmadığı,

gibi hususların araştırılması ve ortaya çıkan sonuca göre karar verilmesi gerekir (Danıştay 4. D., E. 2006/1742, K. 2007/1408).

Görüldüğü gibi Yüksek Yargı, özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için, varsayımdan uzak somut ve kesin deliller aramaktadır.

Nitekim, Danıştay 9. Dairesi, 20.01.2010 tarih ve E.2008/3402, K.2010/84 sayılı kararında, “Fatura alınan şirket hakkında yapılan tespitlere göre, şirketin sahte fatura düzenlediği konusunda kuşkular bulunsa da, söz konusu şirketin düzenlediği tüm faturaların sahte olduğu şeklinde bir genelleme yapılması mümkün olmayıp, anılan şirketin KDV indirimi kabul edilmeyen şirket adına düzenlediği faturaların sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğu hususunun açık ve somut bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.”demiştir.

Hukukist Avukatlık Ofisi

Bu sitede yazılanlar genel bilgi mahiyetindedir. Sitemizdeki makaleler fikri bir çalışmanın ürünü olarak telif hakları ile korunmaktadır. Makalelerin tamamı kaynak gösterilse dahi iktibas edilemez. Alıntı kuralları çevçevesinde bir paragraflık kısmen alıntı yapılarak ve kaynak olarak link verilerek alıntı yapılabilir.

SOSYAL MEDYA

Bize Ulaşın

Talatpaşa Cad. No:42/7 Bahçelievler / İSTANBUL

0543 883 77 70

info@hukukist.com/

www.hukukist.com/

× Whatsapp Hattı