Kişisel verilerin korunması nedir ?

Kişisel veri nedir ?

Kişisel veri: Gerçek kişinin; belirli ya da belirlenebilir nitelikte ki, doğum tarihi, doğum yeri, telefonu, tercihleri, sağlık bilgileri ve aile bilgileri gibi o kişiyi tanımlayan her türlü bilgidir.

En basit tanımıyla kişisel verilerin korunması, Anayasal koruma altındaki özel hayatın gizliliği ve kişiye özel bilgilerin işlenmesinin disiplin altına alınması ve bu surette temel hak ve özgürlüklerin korunmasıdır diyebiliriz.

Kişisel verin korunması neden şimdi önem kazandı ?

Dünya; 4. Sanayi Devrimi ya da Endüstri 4.0 ile birlikte yeni bir döneme girmiştir. Aynı şekilde küresel web dünyası da otomasyon dönemine girmiştir. Robotik otomasyonun en yaygın şekilde kullanıldığı dönemdeyiz.
Kişisel verin korunması İnternet’in teknik olarak gelişimi ve bilginin daha kolay ulaşılabilir olması ile birlikte daha da önem kazanmıştır.
Yukarıda açıkladığımız üzere kişinin geliri, konumu, yaşı, politik tercihleri dijital dünyada bir tık ile küresel ağ yardımıyla dünyanın öbür ucuna iletilebilir. Bir anlamda, sadece ilgili kişinin görebildiği, özel bilgiler; Facebook, Twitter, Amazon, Ali baba gibi global küresel ticari kuruşların veri tabanında yer alabilir.

Nitekim ABD’de; Trump’ın seçim kampanyasının çözüm ortağı Cambridge Analytica, 50 milyondan fazla kullanıcının Facebook profillerindeki özel bilgileri topladığı ve daha sonra bu bilgiler Trump’ın seçim kampanyasında kullanıldığı basında yer almıştır. İddialara göre Trump seçimi bu bilgilerin analizi üzerine kurgulamış ve kazanmıştır. İşte sizin haberiniz bile olmadan bir şirket sizin kişisel verileriniz üzerinden milyonlarca dolar kazanabilir. Yine sizin kişisel verileriniz kullanılarak yapılan analiz neticesinde seçim kazanılabilir. Bundan da sizin haberiniz olmayabilir.

Kişisel veriler neden kanunla korunmalıdır ?

Kişisel verilerin korunmasının temel gerekçesi; Kişinin kendi bilgisinin geleceğini, kullanılma şeklini kendisinin belirlemesi ilkesine yani insanın kişiliğinin korunması ilkesine dayanmaktadır diyebiliriz.

Nitekim anayasa’nın ‘Özel hayatın gizliliği’ başlıklı 20. Maddesinde; “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir.” Denilmektedir.

Kişisel verilerin korunması kanunu uyarınca kurulan; kişisel verileri koruma kurumu kullanıcıların verilerinin işleme usulünü takip açısından zamanla en çok konuşulan kurum haline gelecektir.

Kişisel verilerin korunması kanunu nedir ?

Kişisel verilerin korunması kanunu anayasanın 20. Maddesine dayanılarak 7 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Kişisel verilerle ilgili Anayasanın 20. Madde hükmü şöyledir:

A. ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ

Madde: 20- Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ve kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.

Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.

Kanunun temel amacı; kişisel verilerin işlenmesi, özel hayatın gizliliği, kişilerin temel hak özgürlüklerini korumaktır. Bu amaçla; kişisel verileri işleyen kişilerin, şirketlerin kurumların, yükümlülüklerini ve uyacakları cezaları ve kuralları düzenlemektedir. Ayrıca kişisel verileri ihlal ile ele geçiren kişiye iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir.

Kuralların ve yaptırımları sebebi ise en basit anlatımıyla kişisel verileri kaydeden kurumların kişilerden emanet olarak aldıkları bu bilgilere karşı hesap verme yükümlülüğüdür. Başka bir değişle edilen kişisel verilerin bilgi güvenliği açısından ne kadar korunduğunun denetlenmesidir.

Kanundaki ön görülen müeyyideler ve şirketlere getirilen yükümlükler kişisel verilerin korunmasına ilişkin avukatlık ve hukuki danışmanlığın da önemini artırmıştır.

Hukukist ofisi olarak; Bilişim ve internet avukatlık hizmeti kapsamında kişisel verin korunması ile ilgili avukatlık ve danışmalık hizmeti vermekteyiz.

İnternetten haber kaldırma ile ilgili emsal Yargıtay kararı

İnternet ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanununa göre internetten haber kaldırma hakkınız var. İnternette sahsınıza yönelik hakaret içerikli yayınları kaldırtabiliriniz. İçerik kaldırma hakkınızın yanında tazminat haklarınızın da vardır.

Bu konuda mahkemelerce dikkate alınan emsal Yargıtay kararının özeti şu şekiledir:

“FSEK’in 86/2-1 m. uyarınca resmin yayınlanması için izin alınmasının gerekmediğini savunarak, davanın usul ve esastan reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait fotoğrafın davalıya ait internet sitesinde yayınlandığının tespit edildiği, fotoğrafın, üzerinde yer alan erken rezervasyon ilanları için reklam amaçlı yayınlandığı, her ne kadar davalı tarafça FSEK’in 86/1-1 m. gereğince memleketin siyasi ve içtimai hayatında rol oynayan kimselerin resimlerinin yayını için iznin gerekli olmadığı savunulmuş ise de, anılan madde ile sınırsız kullanımın kast edilmediği, topluma mal olmuş kişilerin fotoğraflarının ancak, kamu yararı bulunması ve güncel olaylarla bağlantılı olması kaydıyla, kamunun haber alma hakkı çerçevesi içinde kullanımının söz konusu olabileceği oysa, profesyonellik dışında ve tamamen özel yaşam alanında kalan konularda da tıpkı diğer bireyler gibi hukuki korumadan yararlanma hakları bulunduğu, davaya konu fotoğraf güncelliği olan bir haber eşliğinde değil tamamen reklam amaçlı kullanıldığından FSEK’in söz konusu maddesi kapsamında bir kullanımın söz konusu olmadığı, kullanımın davacının kişilik haklarını ihlal ettiği gibi, davalının fotoğraf üzerinden haksız kazanç sağlamasına imkan verdiği, davalı tarafça görev itirazında da bulunulmuş ise de, fotoğrafların izinsiz yayınlanmasının FSEK’in 86. m. aykırılık oluşturup, uyuşmazlığın mahkemenin görevine girdiği ve ihlalin internet üzerinde gerçekleşmiş olmasının göreve bir etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüyle davacının, davalıya ait internet sitesinde yayınlanan davaya konu fotoğrafının “…” sayfasından çıkarılmasına karar verilmiştir.”

Bilişim Hukuku ve Davaları

BİLİŞİM HUKUKU

Bilişim Hukuku Geleceğin hukuk alanlarından biri olacaktır.

İnternetin yaygınlaşması ile birlikte bilişim hukukunun da önemi artmıştır. Yapay zeka araştırmalarının artması ve gelişen teknoloji ile birlikte Bilişim Hukuk da disiplinler arası çalışmayı zorunlu kılmaktadır. Klasik yazılı sözleşmeler yerini elektronik sözleşmelere, basılı tebligatlar da yerini elektronik tebligatlara bırakmıştır. Bu da hukukun hukuk fakültelerinde bile henüz müfredata girmemiş yeni sorumluluk alanları karşımız çıkarmaktadır.

Bilişim hukukunu bilişim sistemlerindeki her tür ilişkiyi, hak ve sorumlulukları ele alan disipliner bir hukuk branşıdır. Bilgisayar mühendisinin hukuk öğrenmesi veya avukatın bilgisayar mühendisi seviyesinde bilgi birikimine sahip olması çözüm değildir. Bu dengeyi sağlayacak kişi disiplinler arası çalışma usulü bilen bilişim hukuku avukatıdır.

Bilişim hukukunda en çok karşılaşılan hukuki sorunlar:

Hukukist ofisi olarak bize en çok sorunlar sorular şunlardır:

  • İnternet yoluyla işlenen suçlar nelerdir ?
  • Facebok, Twitter ve İnstagram’dan hakaret suçunun cezası nedir ?
  • Bilgisayarımızda müstehcen video bulundurmak suç mudur ?
  • Erişim sağlayıcı, İçerik sağlayıcı, Yer sağlayıcı ve Ortam sağlayıcı nedir ? Bunları hukuki sorumlulukları nasıldır ?
  • Bilgisayar İp adresinin delil değeri nedir ?
  • Online bahis oynamanın cezası nedir?
  • İşyeri hakkında mesaj yazmak işten çıkartılmak için haklı neden midir?
  • Google’dan içerik silinir mi?
  • Oyunlardaki karakterlerin ve itemlerin gerçek sahibi kim ?
  • Bulut bilişimdeki riskler nelerdir ?
  • İnternetten film izlemek ve indirmek suç mudur ?
  • Bütün bunlar bilişim hukuku mevzuatını ve kanunlarımızdaki bilişimle ilgili hükümleri bilmeyi gerektirmektedir.

Bilişim Avukatıyız

Hukukist hukuk ofisi olarak bilişim hukukunun sahasına giren konularda hukuki hak ve sorumluluklarınız konularında sizlere hukuki hizmet vermekteyiz.

Bilişim Hukukunda en çok karşılaşılan hukuki konular şunlardır:

  • Elektronik sözleşmeler ve hukuki niteliği
  • Elektronik tebligat ve delil değeri
  • CMK SEGBİS kayıtları
  • Bilişim Suçları ve delillerin hukuki değeri
  • Bilişim Ortamında Şerefe Karşı Suçlar
  • Bilişim Ortamında Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar
  • Elektronik İhale Hukuku
  • Bilişim ortamında telif hakları nasıl korunur ?
  • Bilişim ortamında Genel Ahlaka Karşı Suçlar
  • İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi
  • Siber Güvenlik ve Siber sadırılarda uluslararası hukuki güvenceler
  • Elektronik haberleşme hukuku ve beraberinde getirdiği hukuki ve cezai sorumlukluklar
  • Sanal Kumar ve Bahisler

İnternetten haber kaldırma ve Olumsuz içerik kaldırma

Hukukist ofisi olarak Bilişim Hukuku uzmanı avukat ve çözüm ortağı bilgisayar uzmanlarımız internette kişilik haklarınıza saldırı niteliğindeki olumsuz içeriklerin kaldırması için hizmet vermekteyiz. İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanununa göre internetten haber kaldırma hakkınız var. İnternette sahsınıza yönelik hakaret içerikli yayınları kaldırtabiliriniz. İçerik kaldırma hakkınızın yanında tazminat haklarınızın da vardır.

İnternette isminiz veya fotoğrafınız kişilik haklarınızı rencide eder şekilde yer aldığında hukuki haklarınız olduğunu unutmayın.

Google arama motorundan isim silme mümkün müdür ?

Google arama motorundan isim silme de bazı hallerde mümkündür. İnternetten haber kaldırma için bir avukattan hukuki yardım almanızı tavsiye ediyoruz. İnternetten içerik kaldırmak istediğiniz bir haber, yorum, fotoğraf veya bilgi sizin özel hayatınızın gizliliğini ihlal ediyorsa hukuka aykırıdır. Yine internetteki içerik sizi ilgilendiren ama yalan veya eksik bir bilgi ise bu da hukuka aykırıdır. Hukuki yollara başvurunuz neticesinde haklarınızı koruyabilirsiniz.

Google görsel kaldırmak mümkün müdür ?

Görseller de kişilik haklarınızı bir parçasıdır. Suç niteliğinde olan yayınlar siz onu içerikten çıkartana kadar arama motorlarında da herkese açık olacaktır. Google’dan görsel kaldırılılana kadar internet ortamında kolayca ulaşılabilecek bir şekilde suç niteliğindeki yayınla mağduriyetiniz bir anlamda canlı yayın gibi sürekli devam edecektir.

Bilişim alanında haklarınızın korunması için Bilişim Hukukunun kendine özgü; yargı yolu, görev, yetki, husumet ve deliller bakımından dosyanızın iyi hazırlanmış olması gerekir. Hukukİst hukuk ofisi olarak Bilişim Hukuku uzmanı ekimiz ile Bilişim Huku alanıda sizlere avukatlık ve hukuki danışmanlık vermekteyiz.

Randevu Al

RANDEVU AL

Avukatlarımızdan randevu almak için lütfen aşağıdaki formu doldurup gönderiniz

Formda belirttiğiniz tüm bilgiler 1136 Sayılı Avukatlık Yasası ve TBB Meslek Kuralları gereğince gizli tutulmaktadır.








Hakkımızda

HUKUKist Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık ofisimiz, tecrübeli kadrosu ile İstanbul’da faaliyet yürüten avukatlık ve hukuki danışmanlık ofisidir. Hukuk Büromuz; Güçlü, Güvenilir, Şeffalık, Verimlilik ve Rapor verebilirlik ilkeleri ile çalışmaktadır.

Müvekkillerimizin hukuki haklarını en iyi şekilde savunmak için; yeni mevzuat ve güncel Yargıtay içtihatlarını sürekli takip etmekteyiz. Gerektiğince teknik konularda uzmanlardan ve danışman akademisyenlerin mütalaalarına başvurarak hukuki sorunlarınıza en rasyonel ve kişiye özel çözüm üretmekteyiz.

Hakkınız için mücadele etmek, usulünü bilmekle olur. Hukuki yolu bilmeden acele ile yanlış dava açmak hem zaman kaybına hem de hak kayıplarına yol açacaktır. “Eğer bir ağacı kesmek için bir saatim olsaydı, ilk kırk beş dakikada sadece baltamı bilerdim.” özlü sözü hukuk mücadelesine girmeden önce profesyonel hukuki hazırlığı gerektirmektedir. “Hakkınızı aramak ve haksıza haddini bildirmek için tecrübeli bir avukatla hukuki yardımına ihtiyacınız vardır.

Hukuki danışma neticesinde kısa olsa bir hukuki cevabın gerisinde Avukatın zorlu hukuk eğitimi ve yılların dava tecrübesi vardır. Bu nedenlerle hukuki danışmanlık ücretinin ödenmesi emeğe saygı ve danışmanlık ücreti ödeyen diğer kişilere de haksızlık olmaması içindir.

Danışmanlık ücretini, dava vekalet ücretini ve dosya kredi kartınız ile Türkiye Barolar Birliğinin Avukatlara sağladığı yüksek güvenlikli Elektronik Tahsilat sistemi aracılığıyla peşin veya taksitli olarak yapabilirsiniz.

 

Yargıtay Kararlarına Göre Muris Muvazaası ve Mirastan Mal Kaçırma Davaları

Kural olarak miras kalan mal üzerinde bütün mirasçıların kanuni miras hakkı vardır. Miras paylaşımı kanuni mirasçıların miras payları oranında yapılır. Ancak miras bırakan ölmeden önce mirasçılardan birine veya birkaçına adil olmayan bir paylaşım yapmış olabilir. Özellikle kızları mirastan mahrum etmek için erkek çocuklara tapu devri yapılması en çok mal kaçırma olaylarından biridir.

Muris muvazaası ve mirastan mal kaçırma davranışlarında murisin bu davranışının hukuki karşılığı Yargıtay kararları ile doldurulmuştur. Bir miras davasında miras avukatlığı yapan avukatın bilmesi gereken öncelikle mirastan mal kaçırmaya ilişkin güncel yargıtay kararlarıdır.

Muris muvazaası ve mirastan mal kaçırma ile ilgili yeni tarihli emsal bir Yargıtay kararında şöyle denilmektedir: “Miras bırakan tarafından davalıya çekişmeli taşınmaz temlik edilmiş buna karşın davacıya herhangi bir taşınmaz temlik edilmemiş olup dolayısıyla miras bırakandan oğluna satış yoluyla geçen taşınmazın intikalinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.” Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin T. 8.5.2013 tarihli kararı

Karara göre: bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, mirastan mal kaçırma ile ilgili adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır.

Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır.

Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.” Denilmektedir.

Adil paylaşım halinde mirastan mal kaçırma yoktur.

Muris muvazaası ile ilgili emsal kararda: “Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.” Denilmiştir.

Murisin gerçek iradesinin araştırılmasına yönelik 2015 yılında verilmiş emsal Yargıtay içtihadı da uygulamadaki miras avukatlarına yol gösterir niteliktedir. Yargıtay 1. Hukuk dairesinin bir emsal kararının özeti şu şekildedir:

“Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir. Davacı tanıkları, murisin çocuğu olmadığı için ölümü halinde mirasçıların davalı eşini evden çıkaracakları endişesi ile temliki yaptığını bildirmişler, davalı tanıkları ise murisinden intikal eden taşınmazın satışından elde edilen paradan davalının miras payını aldığını, bu paranın murise verildiğini, karşılığında taşınmazın devredildiğini ifade etmişlerdir.

Miras bırakanın diğer mirasçıları ile bir ihtilafının olduğu da dosyaya yansımış değildir. Bu somut olgular yasal ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde murisin gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırmak olmayıp, çocukları olmadığından ölümü halinde eşini güvenceye almak olduğu sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekir.”

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davaları miras davaları içinde en çok görülen davalardır. Bu miras davalarında da en çok kızların miras hakları ihlal edilmektedir. Kızların miras davaları mahkemelerde en çok görülen davalardır.

Vatandaşın En Çok Yakındığı 5 Hukuki Durum

Başımızın derde girdiğinde koştuğumuz, yada başımızı bazen derde sokabilen hukuk, yasalar.

Evet hayatımızın çoğu zaman hissetmesek de her yerinde olan hukuki durumlar hayatımızın bazı dönemlerinde özellikle karşımıza çıkabiliyor. Bunların bir çoğu aile, iş gibi konulardan oluşurken, bazen ise hiç aklınıza gelmeyecek bir yerden olabiliyor.

Sizin için en çok aranan, en çok bilinen ve vatandaşın en çok yakındığı 5 hukuki durumu listeledik.

KIDEM TAZMİNATI

İşten istifa ettiğimizde veya iş yeri tarafından işimize son verildiğinde bir çoğumuz tazminat olayını düşünüyor. Ülkemizde ve diğer dünya ülkelerinde çok sık yaşanan bu durum, vatandaşın en çok aradığı ve aynı zamanda yakındığı bir durum.

İŞ KAZASI

İş kazalarında vatandaşlar çoğu zaman ne yapacaklarını bilmiyor. İş güvenliği eğitimleri ne kadar zorunlu hale gelse de iş kazası gibi durumlarda insanlar nasıl bir yol izleyeceğini kestiremiyebiliyor.

MİRAS DAVALARI

Genelde ailemizden biri vefat ettiğinde yaşanan durumlar insanları o acının içerisinde düşünemimeye itebiliyor. Yaşam gibi ölümünde hayatın bir parçası olduğundan, miras davaları en çok düşündüren vakalardan bir tanesi. Miras davalarının usulünce görülmemesi durumunda ne yazık ki aile üyeleri arasında yaşanan durumlar, vatandaşı psikolojik açıdan da etkiliyor.

BOŞANMA DAVALARI

Boşanma davalarında yaşanan zorluklar insanları yıpratabiliyor. Evliliğe son vermek vatandaşın en çok kafasını karıştıran sorunlar arasında.

Uluslararası Ticaret Yapan Firmalara Pratik Hukuki Bilgiler

Bu makalenin amacı Uluslararası Ticaret yapan firmalara pratik hukuki bilgi olarak genel değerlendirme yapmaktır. Uluslararası ticaret hukuku; uluslararası tahkim hukuku, vergi hukuku, gümrük mevzuatı, kdv mevzuatı, yabancı sermaye mevzuatı, ihtilaflarda uygulanacak hukuk bakımından milletlerarası özel hukuk, Avrupa birliği hukuku, franchising, distribütörlük, sole agency anlaşmaları ve karma akitlerin olduğu karmaşık bir hukuk alanıdır.

Bu alanda Uluslararası Ticaret avukatı değil, sorununuza çözüm bulacak alanda yani Uluslararası Ticaret hukukunun alt dalında tecrübeli bir avukatın da içinde olduğu; hukuki ve mali danışmanlardan oluşan bir ekiple sorunlarınıza çözüm aramak en uygunudur. .

Yabancı bir firmanın uluslararası ticaret faaliyeti çerçevesinde hukuk bakımdan zor durumlara düşmemek için hukuki danışman firmalardan rapor alınmalıdır.

Türkiye’deki özel bir şirketle ithalat ihracat faaliyeti yürüten yabancı şirketler dış ticaret mevzuatı hükümlerine tabidir. Yabancı firmaların Türkiye’de kurulu firmalarla olan alışverişinden doğan; vergilendirme, gümrük, sınırlamalar, teşvikler, muafiyetler dış ticaret mevzuatı çerçevesinde yürütülür.

Uluslararası ticaretin zorlukları

Uluslararası ticaretin zorlukları yazılı mevzuatın iyi bilmemesi ve ülkeler arasındaki fiili uygulamanın değişkenliğinden kaynaklanmaktadır. Bunun sebebi ülkelerin egemenlik haklarına dayanarak:

-Ülkelerin ulusal sermayeyi koruma politikaları,

-Ülkelerin karşılıklı veya tek taraflı Gümrük engelleri koymaları,

-Kur politikaları ve kur farkları,

-Global online ticaret karşısında yerli firmaları koruyucu düzenlemeler,

-İstihdam güvenlik ve çevre politikaları nedeniyle firmalara veya devletleri getirdikleri ek yüklülükler,

-Tanıtım ve rekabet bakımından objektif davranmamalarını olarak gösterebiliriz.

Uluslararası ticaretin etik kuralları (INTOSAI)

Günümüzde Dünya Ticaret Örgütü uluslararası ticareti düzenleme yetersiz kalmıştır. Bu nedenlerle ülkeler ikili, bölgesel veya çok taraflı ticaret anlaşmaları ile bu boşluğu doldurmuşlardır. Bugün Uluslararası Ticareti düzenleyen anayasal hükümde tek bir metin yoktur. Serbest Ticaret Anlaşmaları ile her ülke kendi uluslararası ticaret hukukunu oluşturmuştur. Bunun dışında zaman içinde uluslararası ticaret konusunda etik kurallar oluşmuştur. Bunların başlıcaları:

Uluslararası muhasebecilerin etikle ilgili düzenlemeleri (IFAC)

Uluslararası yüksek denetim kurumları teşkilatı enstitüsü etik kuralları

Uluslararası iç denetçiler enstitüsü etik kuralları (IIA)

Devletler arasında yapılan ticari anlaşmalar gereğince her ülkeye dolayısıyla her yabancı firmaya eşit hakları tanınmayabilir. Uluslara Ticarette; eşitlik ilkesi değil devletlerin egemenlik ilkesi ve uluslararası antlaşmalara bağlılık ilkeleri geçerlidir. Bu nedenlerle bir ülkeye ait ürün için getirilen kolaylık diğer ülkenin firması için geçerli olmayabilir.

Her firma ticaret yapacağı ülke açısından yabancı bir niteliğindedir. Bu nedenlerle her firma; ürününü pazarlayacağı ülkenin uluslararası ticari antlaşmalarını dikkatle incelemelidir. Hatta uluslararası ticaret avukatından bu konuda hukuki mütalaa almalıdır. Zira yabancı bir firmanın ürünü kalite bakımından başka ülke ürünlerinden daha iyi olabilir. Ancak aynı ürünü pazarlayan başka bir ülke ile yapılan dostluk ve ticaretin geliştirilmesi anlaşması beraberinde birçok indirim, kolaylık, teşvik de getireceği unutulmamalıdır. Bu durumda diğer ülkenin ürünü, anlaşmalarla sağlanan hukuki haklar gereği ya maliyet ya da teşvik gereği daha çok satılacaktır.

Uluslararası ticaret yapan firmalara Ekonomi Bakanlığının destekleri; ihracata hazırlık, pazarlama ve markalaşma kategorilerinde yapılmaktadır. Ekonomi bakanlığının Uluslararası ticaret yapan firmalara yaptığı destekleri takip etmeniz şirketinize hem maliyet avantajı sağlayacak hem de bakanlığın bu konudaki referansları ile etkili bir şekilde uluslararası pazarlara açılma fırsatınız olacaktır.

Destek kapsamındaki teşviklerin firmalara; eşit, adil ve verimli bir şekilde uygulanıp uygulanmadığını bilmiyoruz. Ancak mevzuat olarak bakıldığında Ekonomi bakanlığının destek konularını şu ana başlıklar altına toplayabiliriz:

1- Pazar Araştırması ve Pazara Giriş Desteği

  • Yurt Dışı Pazar Araştırması
  • E-Ticaret Sitelerine Üyelik
  • Rapor Satın Alma
  • Şirket Satın Alma – Danışmanlık
  • İleri Teknolojiye Sahip Şirket Satın Alma – Danışmanlık
  • İleri Teknolojiye Sahip Şirket Satın Alma – Kredi Faiz
  • Sektörel Ticaret Heyetleri
  • Alım Heyetleri

2- Yurt Dışı Pazar Araştırması

3- E-Ticaret Sitelerine Üyelik

4- Rapor Satın Alma

5- Şirket Satın Alma – Danışmanlık

6- İleri Teknolojiye Sahip Şirket Satın Alma – Danışmanlık

7- İleri Teknolojiye Sahip Şirket Satın Alma – Kredi Faiz

8- Sektörel Ticaret Heyetleri

9- Alım Heyetleri

10- Belge / Sertifika / Test Analiz Raporları

11- Tarım Analiz Raporları

12- Küresel Tedarik Zinciri

14- Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi (UR-GE)

15- İhracatçıya Alıcı Kredisi ve Sigorta Tazmin Desteği

16- Fuar Katılım Desteği

17- Tasarım Desteği

18- Yurtdışı Birim, Marka ve Tanıtım Desteği

19- Markalaşma ve Turquality Desteği

20- Tarımsal Ürünlerde İhracat İadesi Yardımları

21- Özel Statülü Şirketler (SDŞ, DTSŞ) (Kaynak: Ekonomi Bakanlığı web sitesi)

Devletlerin ikili ilişkilerinin Uluslararası ticarete etkileri

Uluslararası ticaret hukukunda en fazla gözden kaçırılan konuda şudur: Ülkeler zaman zaman anlaşmazlık içine düşebilirler. Bu durumda birbirlerine siyasi nota vermiş olabilirler. Bu noktada henüz aralarındaki ticari anlaşmalar feshedilmemiş sayılmaz. Yabancı firmanın ticari faaliyetine hukuki bir engel görünüşte yoktur. Devletler arasında oluşan bu gerginlik uluslararası ticareti durma noktasına getirebilir. Hatta hukuki olmayan bir tarzda, ürünler gümrükte bekletilebilir ya da diğer ülke firmalarına daha önce rutin olan işlemlerde zorluk çıkartılabilir.

Demek ki bir yabancı tacirin o ülke siyasi atmosferini ve bunun uluslararası ticari hayata hukuki olmayan yansımalarını iyi değerlendirmelidir.

Salt hukuki mevzuatı bilmek uygulamada telafisi ağır sonuçlar doğurabilir. Gerçi bu durumda firma uluslararası mahkemelerde hakkını arayabilir. Ancak uluslararası yargı sürecinin uzun olması ve zaman zaman siyasi nitelikte karaları çıkması nedeniyle pratik değildir. Yabancı bir firmanın uluslararası ticaret faaliyeti çerçevesinde hukuk bakımdan zor durumlara düşmemek için hukuki danışman firmalardan şu raporları almalıdır:

-İkili anlaşmalarla getirilmiş bir sınırlama var mı ?

-Satılan ürün için veya başkaca anlaşmalar sınırlamalar veya haklar nelerdir ?

-Devletlerin siyasi nota nedeniyle karşılıklı ambargo hali var mıdır ?

-İkili anlaşmalarla aynı ürün için başka ülke firmalarını sağlanan kolaylık var mıdır ?

-İmzalanan uluslararası alım satım sözleşmeleri şekil bakımından geçerli midir ?

– Sözleşmenin konusu; tahkim ve arabuluculuk gibi çözüm mercilerine izin veriyor mu ?

-Ortaya çıkabilecek hukuki ihtilaflarda nelerdir ?

– Uyuşmazlıklarda yargının güncel içtihatları nedir ?

– Finansal açıdan ürün bedeli en az maliyetle en hızlı tarzda tahsil edilme usulü nasıldır ?

Netice olarak: Uluslararası Ticaretin; kendi hukuk normları olduğunu ve ülkeden ülkeye değiştiğini, hem kendi ülkenizin hem de ticaret yapacağınız ülkelerin destek mevzuatını incelemeniz gerektiğini tavsiye ediyoruz.

Unutmayın uluslararası ticaret alanın dünya markası olmak hem dış ticarete hakim olmayı hem de doğru zamandan doğru işi doğru ülkelerle yapmaktan geçmektedir.Türk firmalarımıza bu alanda Hukukİst hukuk ofisi olarak başarılar diliyoruz.

Miras Bırakanın Bankadaki Parası Üzerinde Mirasçıların Hakları

Kişinin ölümü ile birlikte bankadaki parası üzerinde tüm mirasçılar ortaklaşa hak sahibi olur. Türk medeni Kanunu’nun 640.maddesine bu ortaklık mirasın paylaşılmasına kadar sürer. Paylaşma anına kadar mirasçılardan hiçbiri bankadaki paraya dokunamaz.

TMK’nun “Miras Ortaklığı” başlıklı 640.maddesine göre:

A. Mirasın geçmesinin sonucu

I. Miras ortaklığı

MADDE 640.– Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.

Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.

Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.

Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır.

Bir mirasçı ödemeden aciz halinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar, haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden isteyebilirler.

TMK’nun “Elbirliği ile mülkiyet” başlıklı 701 ve 702.maddesinde bu mülkiyet türü şöyle düzenlenmiştir:

Elbirliği mülkiyeti

1. Kaynakları ve niteliği

MADDE 701.– Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir.

Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.

2. Hükümleri

MADDE 702.– Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir.

Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir.
Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz.

Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.

Mirasçının bankadaki parası elbirliğiyle mülkiyet rejimine tabi olduğundan, her bir ortağın bankadaki ortaklık hakkı, yani payına düşecek meblağı ancak bu malvarlığı tasfiyeye tabi tutulduğunda alabilir. Mirasçı tek başına hareket edemez. Mirasçıların tümü birlikte hareket etmeleri gerekir. Bu kanundan doğan bir zorunluluktur.

Hukukist Avukatlık Ofisi

Bu sitede yazılanlar genel bilgi mahiyetindedir. Sitemizdeki makaleler fikri bir çalışmanın ürünü olarak telif hakları ile korunmaktadır. Makalelerin tamamı kaynak gösterilse dahi iktibas edilemez. Alıntı kuralları çevçevesinde bir paragraflık kısmen alıntı yapılarak ve kaynak olarak link verilerek alıntı yapılabilir.

SOSYAL MEDYA

Bize Ulaşın

Talatpaşa Cad. No:42/7 Bahçelievler / İSTANBUL

0543 883 77 70

info@hukukist.com/

www.hukukist.com/

× Whatsapp Hattı